Dilek Gül: Şimdi bir Skype bağlantımız olacak. Alaattin Keykubat Üniversitesi öğretim görevlisi Diren Doğan'la İsrail Hamas çatışmalarını konuşacağız. Selamlar hocam.
Diren Doğan: Merhabalar, iyi yayınlar diliyorum.
Dilek Gül: Çok teşekkür ederim. Şimdi haberimizde de verdik oradan bir pas alarak devam etmek istiyorum. Çin donanması bir süredir Ortadoğu'da deniliyor, böyle bir iddia var. Hep korktuğumuz bir denklem vardı; Amerika Birleşik Devletleri Ortadoğu için söylüyorum, hemen ardından gelen Çin. Çin'in varlığı özellikle diplomatik temaslar ama Çin'i hiç sahada görmedik. Ya hani ne olur bu saatten sonra Çin donanması neden orada?
Diren Doğan: Öncelikle Çin savunma Bakanlığı'nın internet sitesine ve resmi açıklamalarına baktığımızda Aslında bunun rutin bir faaliyet olduğu belirtiliyor. Umman ziyaretinin ardından bu donanmanın 18 Ekim'de Kuveyt'e geldiği ve 5 gün burada duracağı belirtiliyor. Yani bizim için önemli olan Aslında bugün değil de yarın ve ertesi gün bu donanmanın burada devam kalmaya devam edip etmeyeceği.
Diğer taraftan hem sizin hem de ekranlarınızda da çıkan pek çok Dışişleri uzmanının belirttiği gibi Aslında Ortadoğu'daki bu gerilim yalnızca bu tür faaliyetlere değil, belki de küresel bir gerilime dönüşmüş durumda. Bu da oldukça problem çünkü Çin Halk Cumhuriyeti ve Amerika Birleşik devletleri'nden bahsediyoruz ve Çin'in de son iki yıldır bölgede ciddi stratejik faaliyetleri var.
Biz özellikle geçen yılın son aylarından itibaren bir Çin'in Ortadoğu açılımından bahsediyoruz. Naçiz benim analizlerim baktığımızda, özellikle de bu Hamas'ın gerçekleştirdiği saldırı ve Filistin İsrail arasındaki gerilimden zarar görecek iki taraf var. Bunlardan biri bizzat bu bölgenin ülkeleri, diğeri de Çin Halk Cumhuriyeti.
Neden mi? Çünkü geçtiğimiz yılın özellikle Kasım ayından itibaren Çin Halk Cumhuriyeti bölgede ciddi bir Ortadoğu atağını, Ortadoğu diplomatik atağını başlattı. Suudi Arabistan, Birleşik Arab Emirlikleri, İran'la birlikte ittifaklar silsilesi doğruldu ve aynı süreçte Çin bölgedeki uyuşmazlıklara yönelik kendi öngörülerini, kendi çözüm yollarını da sıraladı.
İsrail Suudi Arabistan çözümüne yönelik arabuluculuk gerçekleştirdi. Yemen problemine, Filistin İsrail sorununa yönelik üç maddelik çözümüne yönelik daha doğrusu stratejiler bütünü ya da reçeteler sundu. Şu anki sürece baktığımızda aslında biz bundan bir ay önceye gittiğimizde bölgede Çin Halk Cumhuriyeti var, Amerika Birleşik Devletleri var sanki bunlar görünüyor.
Dilek Gül: "Putin'in Belt and Road Initiative (Kuşak Yol Girişimi) üzerindeki ifadeleri oldukça ses getirdi. ABD'nin Doğu Akdeniz'deki savaş gemileri ve Rusya'nın bu gemileri hipersonik füzeleri ile vurabileceğine dair ifadelerin ardından, Çin'in Orta Doğu temsilcisi, bölgedeki uyuşmazlıkların çözümünde Rusya ile işbirliği yapmaya razı olduklarını belirtti. Bu ifadeler, Amerika Birleşik Devletleri'ne net bir mesaj gönderiyor: "Çizgiyi çekersen, biz buradayız." İsrail, kara harekatında kararlı olduğunu belirtiyor ama rehinelerin ve sivil kayıpların bu harekatın önüne geçmesi ihtimali var mı? Ayrıca, Çin'in bu bölgedeki varlığı ve Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı duruşu, kara harekatının kesinlikle başlayacağını mı gösteriyor?"
Diren Doğan: "Bence bu biraz uzak bir ihtimal. Çünkü, Çin'in küresel sistemdeki saldırgan yönünü henüz görmedik. Çin, Güney Çin Denizi ve Doğu Çin Denizi'ndeki egemenlik uyuşmazlıklarında tırnaklarını gösteriyor. Ancak, Çin'in kendi bölgesi dışında saldırgan bir duruş sergilemediğini görüyoruz. Çin'in herhangi bir kara harekatında söylem bazında tepkisini gösterebilir, ancak faaliyet bazında biraz daha geride duracaktır. Çin'in küresel sisteme barışçıl bir şekilde bir arada yaşama ve kazan-kazan prensiplerini sunduğunu düşündüğümüzde, İsrail'in olası bir kara harekatına karşı fiziki olarak yanıt verme ihtimali düşük görünüyor. Bununla birlikte, bu sadece bölgesel bir uyuşmazlık değil, adım adım küresel bir uyuşmazlığa dönüşebilir. Aktörlerin yavaş yavaş kendi kutuplarına çekildiğini görüyoruz. Bu, küresel güçler arasındaki gerginliğin bir yansıması ve bölgesel çatışmaların şiddetini artırabilir.
Diren Doğan: Başladığında biz iki ülkenin de biraz daha sessiz kaldığını ve biraz daha ortada durduğunu Yani daha diplomatik kanalların açılması ve barışın sağlanması yolunda iki tarafın ortasında durduğunu gördük ancak süreç biraz daha Gazze'ye yönelik saldırılara döndükçe biraz daha sivillerin kıyımına doğru döndükçe Biz şu anda Türkiye'nin de Çin Halk cumhuriyetinde daha aktif bir şekilde e İsrail'in Burada yanlış Politikalar yanlış stratejik yürüttüğünü dile getirdiğini görüyoruz Türkiye açısından da bence bu gayet değerli bir başlangıçtı bir de bölgedeki varlığı da son dönemde iyiden iyiye kendini hissettirdiği bir durum söz konusu Eee özellikle tahıl meselesi hatırlayacaksınız kesinlikle kesinlikle size katılıyorum Bu doğrultuda Ben Eee şu anki aktif durumunun doğru olduğunu düşünüyorum bir uluslararası ilişkiler uzmanı olarak ilerleyen süreçlerde Bu ilişkiler daha çapraşık ama sabit kalan bir strateji var o da bağımsız Filistin devletinin kurulması gerektiği ve bölgede iki devletli çözümün öne sürüldüğü bunu pek çok ülke dile getiriyor Türkiye ve Çin de bu ülkelerin arasında yer alıyor
Dilek Gül: Şimdi hocam bir yandan size sorumu sorarken bir yandan da ekrana bakıyorum şimdi refah Sınır Kapısı önemliydi orada Yardım geçişleri söz konusuydu tankerlerin geçtiğini görüyoruz Tabii yakıt tankerine izin vermeyeceğini söylemişti İsrail bu
Diren Doğan: Eee tırların ciddi anlamda kontrol edildiğini düşünüyorum varsayıyorum devamı gelir mi hocam Ne öngörüyordu devamı gelmek zorunda Dilek hanım yani orada Biz sık sık açık hava hapishanesi bahsediyoruz ama dünyanın her yerinden bölgeye doğru yığılan yardımlar görülüyor ve bu yardımların Eee sadece istiflenmesi sınıflandırılması değil son noktada ulaştırılması önemli ve bu bir zorunlu gereklilik Yani evet bir taraftan pek çok zorunlu olması gereken şeyi gerçekleştirmeyen bir İsrail'den bahsediyoruz ama diğer taraftan bu yardım tırları oradan geçmezse ve ihtiyacı olan kişilere ulaşmazsa uluslararası toplumun yanı çok daha sert olacaktır Ve bence İsrail bunu karşısına alamayacak bir pozisyonda şu an
Diren Doğan: Söylediğiniz gibi, yanıt sert olacak. Bu sertliği de biraz merak ediyorum, çünkü Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler açıklamalar yapıyor. Dün ekranlarınıza yansıttığımız gibi, Londra'da, Berlin'de, Türkiye'de ve dünyanın farklı noktalarında eylemler var. Uluslararası kamuoyu da bu duruma ses çıkarıyor. Eee, neden durmuyor? Az önce belirttiğim gibi, aslında bizim uluslararası mekanizmalarımızın bir yaptırım gücü yok. Yani Birleşmiş Milletler ne karar verirse versin, oradaki tek bir veto bütün süreci tıkıyor.
Dilek Gül: Hocam, şimdi nerdir savaşa hazır olduklarını bütün hazırlıkları bitirdiklerini İsrail ordusu da keza aynı açıklamayı yapıyor. Hazır olduklarını söylüyorlar. Olası bu bir operasyon mu? Sadece kapsama olarak soruyorum. Bunu ya da Gazze'yi işgal mi sorusunu soruyoruz günlerdir. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Yani bu sadece Gazze ile mi sınırlı kalacak? Yoksa daha da genişleyecek mi? İsrail'in amacı ne burada, Netanyahu'nun özellikle?
Diren Doğan: Dilek Gül Hanım, öncelikle şu parantezi açmam lazım. Ben bu bölgenin uzmanı değilim, ama klasik bir uluslararası ilişkiler uzmanı olarak kendi yorumumu yapıyorum. Bence buradaki temel amaç, tıpkı diğer hocalarımızın ve uzmanlarımızın belirttiği gibi, Gazze'nin tehditlerini bertaraf etmek. Yani, buradan gelecek tehditlerin İsrail'e yönelik tehditlerin her türlü bertaraf edilmesi bence Biden'ın ya da ABD'nin ikna edilmesindeki süreç de bu.
Dilek Gül: Çok teşekkür ederiz Diren hocam. Çok sağ olun. Kıymetli açıklamalarınız, değerlendirmeleriniz için. Alaattin Keykubat Üniversitesi öğretim görevlisi Diren Doğan'la İsrail-Hamas çatışmasını konuştuk.